Her gıdanın kendine has raf ömrü vardır. Muhafaza edildikleri koşullara göre farklı ortam ve koşullarda saklanırlar. Kahve de diğer gıdalar gibi doğru yöntemlerle saklanması gereken gıdalardan biridir. Doğru yöntemlerle saklandığında uzun süre ilk günkü tazeliğini koruyabilen kahve, eğer gerekli koşullar sağlanmazsa maalesef bozulabilir, bayatlayabilir ya da aromasını kaybedebilir.

Kahve saklarken çoğu kişinin yanıldığı bir konu var. Çekirdek kahve öğütülmüş halinden daha dayanıklı değildir. Evet taze çekilmiş kahve hemen tüketildiğinde daha yoğun bir aroma sağlar ancak bu çekirdeğin sonsuza kadar aynı tazelikte kalacağı anlamına gelmez. Kahve ister öğütülmüş halde ister çekirdek halde olsun; yapısını oluşturan amino asit ve benzeri bileşenler zaman geçtikçe kimyasal değişikliklere uğrar. Oksijen, nem, ışık gibi etkenlerle bozulan bu bileşenler; kahvenin formunda ve tadında bazı değişikliklere sebep olur. Paketi veya kavanozu açtığınızda kahve telveleri ya da granüllerini birbirlerine yapışmış halde bulabilirsiniz. Kokusu ve tadı her zamankinden daha ekşi olabilir veya üzerinde beyaz lekeler görebilirsiniz. Eğer bunlar gibi bir veya birden fazla belirti varsa üzgünüz; kahveniz bozulmuş demektir. Çoğu kahve üreticisinin satın aldığınız kahveyi tüketmek için önerdiği ortalama süre 2 haftadır. Paketi açılmış olan ürünler, her ne kadar ağzı sıkı sıkı kapalı kavanoz veya kaplarda saklanıyor olursa olsun bir kez oksijenle temasa geçtiği için raf ömrü azalmaya başlar. Üstelik belli sürelerde açıp kapattığınız ambalaj içindeki kahve, ister istemez defalarca kez oksijene ve neme maruz kalacaktır. Bu nedenle 2 haftadan fazla sürede tüketilmeyen kahveler yavaş yavaş bayatlar. Eğer kahvenizin tazeliğine önem veriyor ve ilk günkü tadı almak istiyorsanız, bir de çok sık kahve tüketen biri değilseniz; kahvenizi düşük gramajlı paketlerle satın almanız tercih edilir.